Akreditasyon Günü ve ahlaksızca hareketler!

Akreditasyon Günü ve ahlaksızca hareketler!

"Akreditasyon, uygunluk değerlendirme kuruluşlarınca gerçekleştirilen çalışmaların ve dolayısıyla bu çalışmalar sonucunda düzenledikleri uygunluk teyit belgelerinin (deney ve muayene raporları, kalibrasyon sertifikaları, yönetim sistemi belgeleri, ürün belgelendirme belgeleri, personel belgelendirme belgeleri v.b.) güvenilirliğini ve geçerliliğini desteklemek amacıyla oluşturulmuş bir kalite altyapısıdır."

Bu tanım, kısa adı TÜRKAK olan Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Türk Akreditasyon Kurumu'na ait.

Ve bugün "Dünya Akreditasyon Günü"…

Günümüzü; özel bir değerlendirme yapmak üzere bugüne ayırdık!

Konu sıkıntılı bir konu…

Ama!

Ülkemizde;

Deney ve muayene raporları, kalibrasyon sertifikaları, yönetim sistemi belgeleri, ürün belgelendirme belgeleri, personel belgelendirme belgeleri ve bunun gibilerinin uygunluk değerlendirme çalışmaları 'harika bir şekilde koordine ediliyor' derseniz, bir sıkıntı yok!

Ama...

"Uygunluk değerlendirme alanında; sıkıntılar, uygunsuzluklar, haksızlıklar, hatta yolsuzluklar ve hırsızlıklar var" derseniz "ama" ile başlayan durumun yerini "mama" alır, çarşı karışır!

Temiz kalitenin savunucusu olan Kalite Birliği olarak amacımız, çarşıyı karıştırmak değil, aksine çarşının tamamının disipline edilmesini ve akreditasyon kurallarına tüm tarafların uymasını talep etmek.

Maalesef ülkemizdeki durum, göründüğü ve gösterildiği gibi değil!

Bu ülkede patates satmaktan daha kolaydır, belge satmak!

Patates yemeğinin bir prosedürü vardır, belge satmak daha kolaydır!

Daha önce yaptığımız çağrıları bugün de yapmak istiyor, Dünya Akreditasyon Günü’nde de çağrımızı yenilemek istiyoruz.

Bugün çağrımız TÜRKAK'a!

Biliyorsunuz, TÜRKAK, Milli Akreditasyon kuruluşumuz.

Tarzımız ve tavrımız asla devletin kurumlarını kötülemek değildir.

Aksine hatalarını kapatmak, eksikliklerinin düzeltilmesi için gayret sarf etmek ana şiarımız, devlete olan sadakatimizden dolayı da asli görevimizdir.

Ancak!

Piyasada ve sahada olan biteni görmeyen, duymayan, duyduğuna inanmayan, gördüğünü de görmezden gelen bir anlayışı kabul etmiyoruz ve yeniden çağrı yapmak ve şöyle seslenmek istiyoruz:

"Kalite kirletiliyor! Akreditasyon kuralları hiçe sayılıyor!"

Uygunluk değerlendirme kuruluşları arasında yeknesaklığın sağlanması gerekiyor.

"Üç kuruşa beş belge" satanları...

Tetkiklerde adam gün sayılarına uymayanları...

NACE kodlarının uygunsuzluğunu...

Tetkikçi uzmanlık alanlarının yetersizliğini...

Yapılmayan tetkiklerin yapılmış gibi gösterilmesini...

Belgelendirme kuruluşları arasındaki haksız rekabeti...

Uzman havuzunda bulunan bazı TG ve BTG'lerin yerli ve yabancı uygunluk değerlendirme kuruluşlarındaki ortaklıklarını/dirsek temaslarını...

Evrak üzerinde gösterilenin sahada uygulanmadığını...

Görmek gerekiyor, görmen gerekiyor, bu problemleri çözmen gerekiyor!

Mektup yazdık, rapor sunduk, çözüm önerilerini ilettik, değişen bir şey olmadı.

Aynı yolda devam edilmesi, maalesef kaliteyi kirletenlere cesaret veriyor.

Temiz kaliteyi savunanlarını cesareti kırılıyor, kalite daha da çok kirletiliyor.

Ve uygunluk değerlendirme alanında her yıl ortalama 5 Milyar Dolar yurt dışına gidiyor, yani çöpe atılıyor.

TÜRKAK'a yeniden çağrı yapıyor ve diyoruz ki;

Uygunluk değerlendirme alanında rant elde edenlerin değil, bu alanda hiçbir ticari faaliyeti olmayan Kalite Birliği'nin dediklerini dikkate al ki; kalite kirliliği önlensin!

Kamunun kalitesi kirletilmesin!

Velhasıl...

Dünya Akreditasyon günü kutlu olsun...

***

Dipnot:

İnanıyorum ki bu konuya geçmişi başarılarla dolu yeni Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan mutlaka eğilecektir.

Çünkü Türkiye’nin artık çöpe atılacak parası olmadığı gibi haksız kazanç elde edenlere de tahammülü kalmadı…